İçeriğe geç

Uhud Savaşı kaç saat sürdü ?

Uhud Savaşı Kaç Saat Sürdü? Kısa Cevap: Biraz Daha Fazla!

Ah, Uhud Savaşı… Genellikle tarih kitaplarında, derslerde ya da belgesellerde karşımıza çıkar. “Ne kadar sürdü, niye böyle oldu, kim kazandı?” gibi soruları zihnimizde çalkalarken, birden hayatın ne kadar hızlı geçtiğini fark edersiniz. İzmir’de yaşayan, 25 yaşında, sürekli espri yapan ama her şeyin derinliğini düşünüp durarak bazen kafasında fırtınalar koparan biri olarak, Uhud Savaşı’na benzer şekilde zamanın ne kadar hızlı aktığını bazen ben de gözlemliyorum. İşte bugün tam da bu noktada, size o tarihi savaşın “kaç saat sürdüğünü” anlatırken, biraz da kendi hayatıma yansıyan bir bakış açısı sunmak istiyorum. Hazır mısınız?

Uhud Savaşı ve Zamanın Akışı

Birincisi, Uhud Savaşı tam olarak 3 saat sürmüş. Evet, tam 3 saat. Ama ben bununla ilgili düşündüm de, acaba bu 3 saat aslında biraz daha fazlası mıydı? Çünkü bazı şeyler o kadar derin ki, 3 saat içinde her şey olabilir. İnsanların, “Bir şeye odaklandığında zaman nasıl geçiyor anlamıyorsun,” demeleri de tam olarak bu durum değil mi? Mesela ben geçenlerde bir video izlerken, bir bakmışım üç saat geçmiş. Düşünsene, Uhud Savaşı sırasında da öyle bir şey oldu mu acaba? İnsanlar bazen sadece saatleri, dakikaları, “hadi şu savaşı bitirelim” diye saymaya odaklanmaz, bir an o kadar derinleşir ki, savaş bile bir süre sonra içsel bir mücadeleye dönüşebilir.

Biraz Daha Derine İnelim: Savaş mı, Sosyal Medya mı?

Şimdi diyeceksiniz ki, “Uhud Savaşı ile sosyal medyadaki paylaşımlar arasında ne bağlantı var?” İşte tam burada olay başlıyor! Eğer Uhud Savaşı’na katılan askerler sosyal medya kullanıyor olsalardı, her biri o 3 saatin içinde en az 5 kez ‘Story’ atardı. Mesela şu şekilde:

Ebu Süfyan: “Bugün Uhud Dağı’na gidiyoruz. Sonra bakarız, belki kısmetse savaşın galibi oluruz.”

Hazreti Hamza: “Savaş da neymiş? Kardeşim, şu dağın tepe noktasından manzarayı görebilir miyiz?”

Savaşçı 1: “Bu arada, savaşa gitmeden önce bir kahve içmeye ne dersiniz?”

Savaşçı 2: “Benim de başka işim var, bu kadar kafa karıştırıcı olaylardan sonra biraz yalnız kalmak lazım.”

Böyle bir ortamda Uhud Savaşı’nın 3 saat sürmesi gayet normal, değil mi?

Bir Günlük Koşturmaca ve Uhud Savaşı

Günlük yaşantımda bile 3 saat, bazen ne kadar hızlı geçiyor. Geçen gün arkadaşımla buluşacaktık. “Hadi 3 saat takılalım,” dedik. Ama baktık, 3 saat 10 dakika olmuş. Hiç anlamadık. Bir baktım, arkadaşım tam bir “veri analisti” gibi bu 3 saati analiz etmeye başlamış:

Arkadaşım: “Ya, biz 3 saat boyunca ne konuştuk? Hadi 10 dakikayı falan geçtik de, nasıl oldu bu?”

Ben: “3 saat dediğin nedir ki? Uhud Savaşı da 3 saat sürdü, biz 3 saat boyunca muhabbet ettik. Aynı şey işte!”

Evet, Uhud Savaşı da aslında bu kadar kısa sürdü ama zamanı nasıl değerlendirdiğimiz çok önemli. Hepimiz zamanla savaşırken, kimisi strateji yapıyor, kimisi yolda yürüyüp duruyor, kimisi de kahve almayı unutuyor. Hatta bir dakika, savaş zamanında da bu tür kafalar olabilir miydi? Her şeyin başı belki de doğru stratejiye sahip olmak.

İç Sesim: “Hadi ama, yeter! Konuya geri dön!”

Ah, bir de şu iç sesim var. Hep bana, “Yavaş ol, biraz daha derinlemesine düşün!” diyen. Evet, bazen fazla takıntılı olabiliyorum ama ne yapayım? Böyle bir insanım işte. Gerçekten de Uhud Savaşı’nda nasıl bir atmosfer vardı diye düşünecek olursak, bir taraf stratejiye dikkat ederken, diğer taraf belki de kahve içmeye gitmişti, kim bilir?

Zamanın Ne Anlamı Var?

Düşünsene, 3 saat… Uzun mu, kısa mı? Birçok şey için 3 saat ne kadar kısa olabilir ki? Ama savaş için belki de 3 saat, bir ömür boyu kadar uzun. Bir bakıma, zaman kavramı da kişiden kişiye değişiyor. Savaşın ne kadar sürdüğü, belki de içerdiği drama bağlı olarak daha anlamlı olabiliyor. Hele ki savaş sırasında kaybedilen bir “stratejik nokta” ile 3 saatin önemi daha da büyüyor.

Sonuçta…

Şu anda Uhud Savaşı kaç saat sürdü diye sorarsak, 3 saat! Ama 3 saat, sadece bir süre değil, bir anlam. Bir kavganın, mücadelenin, kayıpların ve zaferin süresi. Bazen zaman o kadar hızlı geçiyor ki, “3 saat mi?” diye sormadan, bir bakıyoruz ki kaybolan 3 saat, hayatımıza neler katmış, kim bilir?

Ve bir şey daha: Uhud Savaşı’nı düşündükçe, hayatın savaşa dönüşmemesi için biraz daha strateji yapmamız gerektiğini fark ediyorum. Yani, belki de sosyal medyada daha fazla kahkaha atmalı, ya da bir kahve içmeden önce 3 saatlik düşünme süresi vermeliyiz.

Uhud Savaşı’nı hatırlayarak, zamanın kıymetini biraz daha anlamalıyız. Sonuçta, belki de en büyük savaş, zamanla yapmamız gereken mücadeledir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hipercasino şişli escort
Sitemap
elexbet güncelbets10